İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğe İlişkin Basın Açıklaması
İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 08.09.2018 tarihli ve 30529 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. (08 Eylül 2018)
İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 08.09.2018 tarihli ve 30529 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Yönetmelik ile mesleki yeterlilik belgesi şartına istisna getirilmiştir.
Ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarının motorlu kara taşıtı ticareti ile ilgili alanlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki öğretim kurumlarından mezun olanlarda mesleki yeterlilik belgesi şartının aranmayacağına dair düzenleme yapılmış ve bu mezuniyet belgelerine sahip olarak ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal edenler ile işletmede pazarlama ve satış personeli olarak çalıştırılanlar mesleki yeterlilik belgesinden muaf tutulmuştur.
Ekspertiz raporunda yer alması gereken hususları belirleme görevi Türk Standardları Enstitüsü’ne (TSE) verilmiştir ve ekspertiz raporuna ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir.
İkinci el motorlu kara taşıtı ticaretinde düzenlenmesi zorunlu olan ekspertiz raporlarının belirli standartlar dahilinde oluşturulması ve asgari unsurlarında yeknesaklık sağlanması amacıyla bu raporlarda yer alması gereken hususlara TSE tarafından belirlenecek standartta yer verilmesi öngörülmüş; ayrıca, ekspertiz raporu düzenleyecek işletmelere bu raporları beş yıl süreyle saklama yükümlülüğü getirilmiştir.
Diğer taraftan, TSE hizmet yeterlilik belgesine sahip işletme sayısını ve taşıt türleri itibarıyla ekspertiz hizmetinin yaygınlaşmasını dikkate alarak ekspertiz raporu alma zorunluluğu bulunan ikinci el motorlu kara taşıtı türlerini belirleme yetkisi Ticaret Bakanlığına verilmiştir.
Arazi taşıtları için ekspertiz raporu düzenletme yükümlülüğü getirilmiştir ve bu taşıtlar garanti kapsamına alınmıştır.
Arazi taşıtları ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretine yaygın olarak konu edildiğinden bu taşıtlar ekspertiz raporu düzenletme yükümlülüğüne dahil edilmiş ve garanti kapsamına alınmıştır. Bu sayede, tüketicilerin yaşadığı mağduriyetlerin önüne geçilmesi hedeflenmiştir.
Ayıplı mal ve hizmetlere ilişkin hükümlerin ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretine konu taşıtlar için de uygulanabilmesinin önü açılmıştır.
Yapılan düzenleme ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ayıplı mal ve hizmetlere ilişkin hükümlerinin ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretine konu taşıtlar hakkında da uygulanabilmesi sağlanmıştır.
Ekspertiz raporu düzenletme yükümlülüğünün yerine getirilmesi için işletmelere ilave süre tanınmıştır.
Ülke genelinde yeterli sayıda işletmeye TSE hizmet yeterlilik belgesi verilebilmesini ve bu sayede ekspertiz raporu düzenletme yükümlülüğünün yerine getirilmesinde aksama yaşanmamasını teminen Yönetmeliğin ilgili maddesinin yürürlüğü 01.04.2019 tarihi olarak belirlenmiştir.
***
Un İhracatında Yapılan Düzenlemeye İlişkin Basın Açıklaması
Son dönemde yurtiçi un fiyatlarında yaşanan dalgalanmalardan dolayı, Bakanlığımızca İhracat Rejimi Kararında değişiklik yapılarak Dâhilde İşleme Rejimi (DIR) dışındaki un ihracatına yeni düzenleme getirilmiştir. (06 Eylül 2018)
Son dönemde yurtiçi un fiyatlarında yaşanan dalgalanmalardan dolayı, Bakanlığımızca İhracat Rejimi Kararında değişiklik yapılarak Dâhilde İşleme Rejimi (DIR) dışındaki un ihracatına yeni düzenleme getirilmiştir.
Bu kapsamda Dâhilde İşleme Rejimi (DIR) dışında gerçekleşen un ihracatımıza sınırlama getirilmiştir. Sınırlama getirilen un ihracatının payı, ülkemizin toplam un ihracatının yaklaşık %1’ini oluşturmaktadır.
Düzenlemenin temel amacı yurtiçi un fiyatlarında istikrarı sağlamak, tüketicimizi korumak ve spekülasyonun önüne geçmektir. Bahse konu düzenleme geçici olup, fiyat istikrarının sağlanmasını müteakip sona erdirilecektir.
Gümrük Haberleri, Gümrük Mevzuatı, Ekonomi, Gümrük Birliği, Serbest Dolaşım, İthalat, İhracat, Tarife, Transit Ticaret, Antrepo, Fiktif, Dahilde - Hariçte İşleme, Kargo, Lojistik, Haber Portalı, Gümrük Ajans
14 Eylül 2018 Cuma
27 Temmuz 2018 Cuma
2018 yılı Haziran ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre %1,21 azalarak, 12 milyar 970 milyon dolar oldu. 2018 yılı Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracatımız %6,33 artarak 82 milyar 280 milyon dolar oldu.
2018 yılı Haziran Ayı Veri Bülteni Açıklandı
2018 yılı Haziran ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre %1,21 azalarak, 12 milyar 970 milyon dolar oldu. 2018 yılı Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracatımız %6,33 artarak 82 milyar 280 milyon dolar oldu.
Bakanlığımız idari kayıtlarından derlenen resmi olmayan geçici dış ticaret verilerine göre;
Haziran ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı %70,2’ye yükseldi
2018 yılı Haziran ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre %1,21 azalarak, 12 milyar 970 milyon dolar oldu. 2018 yılı Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracatımız %6,33 artarak 82 milyar 280 milyon dolar oldu. Son 12 aylık dönemde, ihracat bir önceki yıla göre % 9,2 oranında artış ile 161 milyar 898 milyon dolar oldu.
İthalat ise %3,62 azalarak, 18 milyar 480 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi geçen yılın aynı ayına göre %2,64 azalarak 31 milyar 451 milyon dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise %70,2’ye yükseldi.
2018’in ilk yarısında Otomotivde 13,8 milyar dolarlık ihracat ile sektörel bazda rekor
2018 yılı Haziran ayında en çok ihraç edilen “Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler, diğer kara taşıtları” faslını (2 milyar 132 milyon dolar), “Kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler” (1 milyar 240 milyon dolar) ve “Demir ve Çelik” (880 milyon dolar) ihracatı takip etti.
2018 yılı Ocak-Haziran döneminde ise en çok ihracat 13 milyar 751 milyon dolar ile “Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler, diğer kara taşıtları” faslından gerçekleştirildi.
İthalatta ilk sırada “Mineral yakıtlar” var
2018 yılı Haziran ayında en çok ithal edilen “Mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler” faslını (3 milyar 475 milyon dolar), “Kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler” (2 milyar 203 milyon dolar) ve “Demir ve çelik” (1 milyar 595 milyon dolar) ithalatı takip etti.
Haziranda en çok ihracat yapılan ülke Almanya
2018 yılı Haziran ayında en fazla ihracat yapılan ilk 3 ülke sırasıyla; Almanya (1 milyar 313 milyon dolar), İngiltere (891 milyon dolar) ve İtalya (817 milyon dolar) şeklinde gerçekleşti.
En fazla ithalat yapılan ilk üç ülke sırasıyla; Çin (1 milyar 837 milyon dolar), Rusya (1 milyar 829 milyon dolar) ve Almanya (1 milyar 793 milyon dolar) olarak gerçekleşti.
Deniz yolu en çok kullanılan taşıma şekli oldu
2018 yılı Haziran ayında gerçekleştirilen ihracatın taşıma şekillerine bakıldığında en çok ihracat “Deniz Yolu” (8 milyar 151 milyon dolar) ile yapılırken, bu taşıma şeklini sırasıyla “Kara Yolu” (3 milyar 670 milyon dolar) ve “Hava Yolu” ulaşımı (969 milyon dolar) izlemektedir.
İthalatın taşıma şekillerine bakıldığında ise, en çok ithalat “Deniz Yolu” (12 milyar 586 milyon dolar) ile yapılırken, bu taşıma şeklini sırasıyla “Kara Yolu” ulaşımı (3 milyar 94 milyon dolar) ve “Hava Yolu” (1 milyar 968 milyon dolar) izlemektedir.
Kadın esnaf ve sanatkâr sayımız 300 bine yaklaştı
2018 yılı Haziran ayı itibariyle aktif firma sayısı bir önceki aya göre 5.633 adet artarak 1.862.542 oldu. Hal Kayıt Sistemine kayıtlı kişi sayısı 44.456, bildirim sayısı ise 12.277.641’dir. Kadın esnaf sayımız 277.939 iken, erkek esnaf sayımız 1.452.816
oldu. 2018 yılı Haziran ayında Türkiye genelinde kooperatif sayısı, bir önceki yıla göre %2,07 artarak 12.121’e ulaştı.
Kooperatiflerin ortak sayısı ise 1.715.968 oldu. Geçtiğimiz Mayıs ayı itibariyle, 451.783 esnaf ve sanatkârımız %50 faiz indirimli kredi kullanırken, 21.460 esnaf ve sanatkârımız ise %100 faiz indirimli (faizsiz) krediden yararlandı.
2018 Yılı Haziran Ayı Veri Bülteni için tıklayınız.
Metaveri için tıklayınız.
Bakanlığımız idari kayıtlarından derlenen resmi olmayan geçici dış ticaret verilerine göre;
Haziran ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı %70,2’ye yükseldi
2018 yılı Haziran ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre %1,21 azalarak, 12 milyar 970 milyon dolar oldu. 2018 yılı Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracatımız %6,33 artarak 82 milyar 280 milyon dolar oldu. Son 12 aylık dönemde, ihracat bir önceki yıla göre % 9,2 oranında artış ile 161 milyar 898 milyon dolar oldu.
İthalat ise %3,62 azalarak, 18 milyar 480 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi geçen yılın aynı ayına göre %2,64 azalarak 31 milyar 451 milyon dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise %70,2’ye yükseldi.
2018’in ilk yarısında Otomotivde 13,8 milyar dolarlık ihracat ile sektörel bazda rekor
2018 yılı Haziran ayında en çok ihraç edilen “Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler, diğer kara taşıtları” faslını (2 milyar 132 milyon dolar), “Kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler” (1 milyar 240 milyon dolar) ve “Demir ve Çelik” (880 milyon dolar) ihracatı takip etti.
2018 yılı Ocak-Haziran döneminde ise en çok ihracat 13 milyar 751 milyon dolar ile “Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler, diğer kara taşıtları” faslından gerçekleştirildi.
İthalatta ilk sırada “Mineral yakıtlar” var
2018 yılı Haziran ayında en çok ithal edilen “Mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler” faslını (3 milyar 475 milyon dolar), “Kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler” (2 milyar 203 milyon dolar) ve “Demir ve çelik” (1 milyar 595 milyon dolar) ithalatı takip etti.
Haziranda en çok ihracat yapılan ülke Almanya
2018 yılı Haziran ayında en fazla ihracat yapılan ilk 3 ülke sırasıyla; Almanya (1 milyar 313 milyon dolar), İngiltere (891 milyon dolar) ve İtalya (817 milyon dolar) şeklinde gerçekleşti.
En fazla ithalat yapılan ilk üç ülke sırasıyla; Çin (1 milyar 837 milyon dolar), Rusya (1 milyar 829 milyon dolar) ve Almanya (1 milyar 793 milyon dolar) olarak gerçekleşti.
Deniz yolu en çok kullanılan taşıma şekli oldu
2018 yılı Haziran ayında gerçekleştirilen ihracatın taşıma şekillerine bakıldığında en çok ihracat “Deniz Yolu” (8 milyar 151 milyon dolar) ile yapılırken, bu taşıma şeklini sırasıyla “Kara Yolu” (3 milyar 670 milyon dolar) ve “Hava Yolu” ulaşımı (969 milyon dolar) izlemektedir.
İthalatın taşıma şekillerine bakıldığında ise, en çok ithalat “Deniz Yolu” (12 milyar 586 milyon dolar) ile yapılırken, bu taşıma şeklini sırasıyla “Kara Yolu” ulaşımı (3 milyar 94 milyon dolar) ve “Hava Yolu” (1 milyar 968 milyon dolar) izlemektedir.
Kadın esnaf ve sanatkâr sayımız 300 bine yaklaştı
2018 yılı Haziran ayı itibariyle aktif firma sayısı bir önceki aya göre 5.633 adet artarak 1.862.542 oldu. Hal Kayıt Sistemine kayıtlı kişi sayısı 44.456, bildirim sayısı ise 12.277.641’dir. Kadın esnaf sayımız 277.939 iken, erkek esnaf sayımız 1.452.816
oldu. 2018 yılı Haziran ayında Türkiye genelinde kooperatif sayısı, bir önceki yıla göre %2,07 artarak 12.121’e ulaştı.
Kooperatiflerin ortak sayısı ise 1.715.968 oldu. Geçtiğimiz Mayıs ayı itibariyle, 451.783 esnaf ve sanatkârımız %50 faiz indirimli kredi kullanırken, 21.460 esnaf ve sanatkârımız ise %100 faiz indirimli (faizsiz) krediden yararlandı.
2018 Yılı Haziran Ayı Veri Bülteni için tıklayınız.
Metaveri için tıklayınız.
12 Mayıs 2018 Cumartesi
HABER & YORUM: "EKONOMİDE DURUM" SAKIN BORÇLANMAYIN..!
ÇOK DİKKATLİ "TEDBİRLİ" OLUN VE SAKIN BORÇLANMAYIN..!
ÖNEMLİDİR!..
Bugün Türkiye’nin sektördeki lokomotif kurumlarından Yıldız Holding ve Ülker Grubu borçlarını ödeyemediğinden dolayı %51 hisselerini İngiltere’ye sattılar.
Bakın arkadaşlar son bir yılda tam 12 Bin Türk Firması ülkedeki faaliyetlerini durdurarak yatırımlarını yurtdışına kaydırdılar.
Yine son bir yılda ihracat ve ithalat yapan tam 16.000 Türk Firmasının toplam dış borcu 350 milyar dolara çıktı, oysa 10 yıl önceki dış borçları ise sadece 30 milyar dolardı. Ayrıca yine son bir yılda 102 Bin Türk Şirketimiz iflasını açıkladı. 210 Bin küçük esnaf ve işletmemiz ise ticari faaliyetlerini durdurarak kepenklerini kapattı. 15 yıl önce ülkemizdeki banka hacizinden kaynaklı dosya sayısı 6 Milyon iken bugün bu rakam 25 Milyonu aştı.
Şimdi önümüzde bizi bu yıl sonuna kadar ödememiz gereken 210 Milyar dolarlık bir dış borç faizi bekliyor, henüz 5 ay geçmesine rağmen bütçe açığımız 50 Milyar dolar, ayrıca birde bu yıl sonuna kadar ödenmesi gereken memur, emekli ve sosyal yardımlar için yaklaşık 40 Milyar dolarlık bir bütçeye daha ihtiyacımız var.
Kısacası acil 300 Milyar dolar bulmamız gerekiyor. Yalnız geçtiğimiz yıla kadar başta Karadeniz ormanlarını satın alarak ülkemize sıcak para sokan Katar artık ülkemizden toprak satın alımını durdurdu, çünkü burada inşaata uygun coğrafi özelliklere sahip denize yakın bir ormanlık alan kalmadı artık. Dolayısıyla ülkenin yüksek para değerine sahip herhangi bir milli varlığı da kalmadı, işte bu yüzden Başbakanlık Özelleştirme Dairesi de kapatıldı sevgili arkadaşlar. Hükümetin şu andaki tek geliri ise halkı borçlandırarak bankalardan kazandığı faizler ve gıda, yakıt gibi yüksek zamlı ürünlerden alınan vergilerdir arkadaşlar. Fakat gelen bu para sadece devlet kurumlarının masraflarını karşılayacak kadardır, borçları ödeyecek kadar değil !..
Nitekim Rus doğalgazını Karedeniz’den geçirerek Avrupa’ya taşımak amacıyla alınması gereken 400 Milyon dolarlık bir bütçeyi dahi ülke olarak kasamızdan çıkartamadık, Rusya Dünya Bankasına kefil oldu ancak o şekilde zar zor kredi alabildik, düşünün ki ülkemizde teminat gösterebileceğimiz 400 Milyon dolarlık bir milli varlığımız dahi kalmamış!…
Velhasıl seçimlerin bir an önce yapılmasının asıl sebebi de bizleri bekleyen bu ekonomik krizden önce AKP’nin son çıkış yolu olmasıdır, çünkü son kalan şeker fabrikalarından gelecek olan para bu seçimlerde kullanılacaktır.
Şimdi turizmden de herhangi bir gelir beklemeyin, malum yanıbaşımız Rusya’da tam turizm sezonu ortasında Dünya Kupası Şampiyonluğu yapılıyor ve bu büyük kitleleri çeken organizasyon yaklaşık iki ay sürecek!…
İşte bu istikrarsızlıklardan dolayı kesinlikle borçlanmamanız gerekiyor, özellikle banka borçlarından uzak durmanız son derece önemlidir. Çünkü borçlarınıza enflasyona göre zam yapılır. Şu an ülkemizdeki %19 seviyesinde olan kredi-borç faizleri bir anda %700 seviyelerine fırlayınca inanın nefes dahi alamazsınız!..
Bakın ülkemizin ticari başkenti İstanbul Şehiridir, fakat bu şehirin yollarında gezen araçların tam %70’i bankalar tarafından kredi hacizlidir, ödeyemediğiniz takdirde el konulur, ayrıca olmayan aracınızın borcu da yine size kalır. Aynı şekilde gayrimenkullerde böyledir!..
Ben Yunanistan ekonomik krizini yakından bilen birisi olarak size sadece iki kelime söylemek istiyorum
”SAKIN BORÇLANMAYIN !’‘… Yunanistan şanslıydı, arkasında Avrupa Birliği vardı, limanlarından fabrikalarına kadar kendi milli varlıkları vardı, tarım ve hayvancılık ihracatıyla, yüksek turizm cirosuyla kendisini kurtardı.
Üstelik nüfusu da azdı. Fakat Türkiye’nin maalesef böyle artıları yok arkadaşlar, bu sebepten sizin, ailenizin ve iş yerinizin daha uzun ayakta kalabilmesi adına üstüne basa basa tekrar söylüyorum:
”SAKIN BORÇLANMAYIN !” …
Moris Mantel (sayfasindan alıntı)
Ertan Abalı'ya teşekkür ederim.
ÖNEMLİDİR!..
Bugün Türkiye’nin sektördeki lokomotif kurumlarından Yıldız Holding ve Ülker Grubu borçlarını ödeyemediğinden dolayı %51 hisselerini İngiltere’ye sattılar.
Bakın arkadaşlar son bir yılda tam 12 Bin Türk Firması ülkedeki faaliyetlerini durdurarak yatırımlarını yurtdışına kaydırdılar.
Yine son bir yılda ihracat ve ithalat yapan tam 16.000 Türk Firmasının toplam dış borcu 350 milyar dolara çıktı, oysa 10 yıl önceki dış borçları ise sadece 30 milyar dolardı. Ayrıca yine son bir yılda 102 Bin Türk Şirketimiz iflasını açıkladı. 210 Bin küçük esnaf ve işletmemiz ise ticari faaliyetlerini durdurarak kepenklerini kapattı. 15 yıl önce ülkemizdeki banka hacizinden kaynaklı dosya sayısı 6 Milyon iken bugün bu rakam 25 Milyonu aştı.
Şimdi önümüzde bizi bu yıl sonuna kadar ödememiz gereken 210 Milyar dolarlık bir dış borç faizi bekliyor, henüz 5 ay geçmesine rağmen bütçe açığımız 50 Milyar dolar, ayrıca birde bu yıl sonuna kadar ödenmesi gereken memur, emekli ve sosyal yardımlar için yaklaşık 40 Milyar dolarlık bir bütçeye daha ihtiyacımız var.
Kısacası acil 300 Milyar dolar bulmamız gerekiyor. Yalnız geçtiğimiz yıla kadar başta Karadeniz ormanlarını satın alarak ülkemize sıcak para sokan Katar artık ülkemizden toprak satın alımını durdurdu, çünkü burada inşaata uygun coğrafi özelliklere sahip denize yakın bir ormanlık alan kalmadı artık. Dolayısıyla ülkenin yüksek para değerine sahip herhangi bir milli varlığı da kalmadı, işte bu yüzden Başbakanlık Özelleştirme Dairesi de kapatıldı sevgili arkadaşlar. Hükümetin şu andaki tek geliri ise halkı borçlandırarak bankalardan kazandığı faizler ve gıda, yakıt gibi yüksek zamlı ürünlerden alınan vergilerdir arkadaşlar. Fakat gelen bu para sadece devlet kurumlarının masraflarını karşılayacak kadardır, borçları ödeyecek kadar değil !..
Nitekim Rus doğalgazını Karedeniz’den geçirerek Avrupa’ya taşımak amacıyla alınması gereken 400 Milyon dolarlık bir bütçeyi dahi ülke olarak kasamızdan çıkartamadık, Rusya Dünya Bankasına kefil oldu ancak o şekilde zar zor kredi alabildik, düşünün ki ülkemizde teminat gösterebileceğimiz 400 Milyon dolarlık bir milli varlığımız dahi kalmamış!…
Velhasıl seçimlerin bir an önce yapılmasının asıl sebebi de bizleri bekleyen bu ekonomik krizden önce AKP’nin son çıkış yolu olmasıdır, çünkü son kalan şeker fabrikalarından gelecek olan para bu seçimlerde kullanılacaktır.
Şimdi turizmden de herhangi bir gelir beklemeyin, malum yanıbaşımız Rusya’da tam turizm sezonu ortasında Dünya Kupası Şampiyonluğu yapılıyor ve bu büyük kitleleri çeken organizasyon yaklaşık iki ay sürecek!…
İşte bu istikrarsızlıklardan dolayı kesinlikle borçlanmamanız gerekiyor, özellikle banka borçlarından uzak durmanız son derece önemlidir. Çünkü borçlarınıza enflasyona göre zam yapılır. Şu an ülkemizdeki %19 seviyesinde olan kredi-borç faizleri bir anda %700 seviyelerine fırlayınca inanın nefes dahi alamazsınız!..
Bakın ülkemizin ticari başkenti İstanbul Şehiridir, fakat bu şehirin yollarında gezen araçların tam %70’i bankalar tarafından kredi hacizlidir, ödeyemediğiniz takdirde el konulur, ayrıca olmayan aracınızın borcu da yine size kalır. Aynı şekilde gayrimenkullerde böyledir!..
Ben Yunanistan ekonomik krizini yakından bilen birisi olarak size sadece iki kelime söylemek istiyorum
”SAKIN BORÇLANMAYIN !’‘… Yunanistan şanslıydı, arkasında Avrupa Birliği vardı, limanlarından fabrikalarına kadar kendi milli varlıkları vardı, tarım ve hayvancılık ihracatıyla, yüksek turizm cirosuyla kendisini kurtardı.
Üstelik nüfusu da azdı. Fakat Türkiye’nin maalesef böyle artıları yok arkadaşlar, bu sebepten sizin, ailenizin ve iş yerinizin daha uzun ayakta kalabilmesi adına üstüne basa basa tekrar söylüyorum:
”SAKIN BORÇLANMAYIN !” …
Moris Mantel (sayfasindan alıntı)
Ertan Abalı'ya teşekkür ederim.
10 Mayıs 2018 Perşembe
Turizm geliri Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan birinci çeyrekte 2017 yılının aynı aylarına göre yüzde 31,3 artarken, gelirin 4 milyar 425 milyon 237 bin dolar olduğu belirlendi. AJANS PRESS
TURİZM GELİRLERİ YÜZDE 31,3 ARTTI

BASIN BİLDİRİSİ
TURİZM GELİRLERİ YÜZDE 31,3 ARTTI
Turizm geliri Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan birinci çeyrekte 2017 yılının aynı aylarına göre yüzde 31,3 artarken, gelirin 4 milyar 425 milyon 237 bin dolar olduğu belirlendi.
Medya takibinin öncü kurumu Ajans Press, 2018 yılının ilk üç ayına ait turizm gelir istatistiklerini inceledi. Ajans Press’in Türkiye İstatistik Kurumu’ndan (TÜİK) ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, turizm geliri Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan birinci çeyrekte 2017 yılının aynı aylarına kıyasla yüzde 31,3 artış gösterdi. Böylelikle, turizm gelirinin 4 milyar 425 milyon 237 bin dolara ulaştığı görüldü. Gelirin yüzde 76,1’i yabancı ziyaretçilerden, yüzde 23,9’u ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerinden elde edildi.
ZİYARETÇİLER ORTALAMA 723 DOLAR HARCADI
Ajans Press ve PRNet’in gerçekleştirdiği medya incelemesine göre, turizm başlığının medyanın en çok konuştuğu haberler arasında yer aldığı tespit edildi. Araştırmaya konu olan 2018 yılının ilk üç aylık diliminde turizmle ilgili 104 bin 843 haber çıkışı medyaya yansıdı.2018 yılının ilk çeyreğinde kişi başı ortalama harcamanın 723 dolar olduğu tespit edilirken, yabancıların ortalama harcaması 682 dolar, yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcaması ise 869 dolar olduğu görüldü. Ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısına bakıldığında da, yine 2018 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 26,4 artarak 6 milyon 122 bin 182 kişi olduğu belirlendi. Bunların da yüzde 80,2’sini 4 milyon 908 bin 831 kişi ile yabancılar, yüzde 19,8’ini de 1 milyon 213 bin 351 kişi ile yurt dışında ikamet eden vatandaşların oluşturduğu saptandı. Bununla birlikte, yurt içinde ikamet edip başka ülkeleri ziyaret eden vatandaşlarımızın harcamalarından oluşan turizm gideri, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 26,1 artarak 1 milyar 79 milyon 8 bin dolar olduğu tespit edildi. Yurt dışını ziyaret eden kişiler ise bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 9,1 artarak 2 milyon 70 bin 534 kişiye ulaştığı tespit edilirken, kişi başı ortalama harcama 521 dolar olarak gerçekleşti.
BASIN BİLDİRİSİ
TURİZM GELİRLERİ YÜZDE 31,3 ARTTI
Turizm geliri Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan birinci çeyrekte 2017 yılının aynı aylarına göre yüzde 31,3 artarken, gelirin 4 milyar 425 milyon 237 bin dolar olduğu belirlendi.
Medya takibinin öncü kurumu Ajans Press, 2018 yılının ilk üç ayına ait turizm gelir istatistiklerini inceledi. Ajans Press’in Türkiye İstatistik Kurumu’ndan (TÜİK) ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, turizm geliri Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan birinci çeyrekte 2017 yılının aynı aylarına kıyasla yüzde 31,3 artış gösterdi. Böylelikle, turizm gelirinin 4 milyar 425 milyon 237 bin dolara ulaştığı görüldü. Gelirin yüzde 76,1’i yabancı ziyaretçilerden, yüzde 23,9’u ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerinden elde edildi.
ZİYARETÇİLER ORTALAMA 723 DOLAR HARCADI
Ajans Press ve PRNet’in gerçekleştirdiği medya incelemesine göre, turizm başlığının medyanın en çok konuştuğu haberler arasında yer aldığı tespit edildi. Araştırmaya konu olan 2018 yılının ilk üç aylık diliminde turizmle ilgili 104 bin 843 haber çıkışı medyaya yansıdı.2018 yılının ilk çeyreğinde kişi başı ortalama harcamanın 723 dolar olduğu tespit edilirken, yabancıların ortalama harcaması 682 dolar, yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcaması ise 869 dolar olduğu görüldü. Ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısına bakıldığında da, yine 2018 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 26,4 artarak 6 milyon 122 bin 182 kişi olduğu belirlendi. Bunların da yüzde 80,2’sini 4 milyon 908 bin 831 kişi ile yabancılar, yüzde 19,8’ini de 1 milyon 213 bin 351 kişi ile yurt dışında ikamet eden vatandaşların oluşturduğu saptandı. Bununla birlikte, yurt içinde ikamet edip başka ülkeleri ziyaret eden vatandaşlarımızın harcamalarından oluşan turizm gideri, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 26,1 artarak 1 milyar 79 milyon 8 bin dolar olduğu tespit edildi. Yurt dışını ziyaret eden kişiler ise bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 9,1 artarak 2 milyon 70 bin 534 kişiye ulaştığı tespit edilirken, kişi başı ortalama harcama 521 dolar olarak gerçekleşti.
7 Mart 2018 Çarşamba
Akdem Telif Hakları Ajansı Çalışmalarına Başlıyor...
Akdem Telif Hakları Ajansı Çalışmalarına Başlıyor...
Doğru kitabın doğru yayınevleri tarafından basılmasına katkı sağlamak amacıyla, ülkemizdeki yayımcıların Arap dünyasındaki sesi olmak, Arap dünyasındaki yayımcıların Türkiye’deki mümessili olmak adına Akdem Telif Hakları Ajansı çalışmalarına başlıyoruz.
2009’da kurulan ve bünyesinde Türkiye’nin en büyük Arapça Dil Eğitim Merkezini barındıran “Akdemistanbul Dil Eğitim Kurumları”, geçmişten bugüne, Arapça ve Yabancılara Türkçe dil eğitimlerinde önemli projelere imza atmış, ayrıca Akdem Yayınları markası altında, dil öğretimi alanında 200'e yakın nitelikli eser neşrederek alanındaki yayımcılık anlayışına kalite getirmiştir.
2010’dan bu yana Arap dünyasının çeşitli ülkelerinden “dil eğitim yayımcılığı” alanında Türkiye’de dağıtım hakları alan Akdem Yayınları, 2017 Ocak ayında, ülkemizde yaşayan Arap nüfusa Arapça kitaplara ulaşma imkânı sunmak amacıyla; edebiyat, tarih, çocuk, fikir, kişisel gelişim gibi alanlarda 10 ülkeden 60’ı aşkın yayınevinin kitap dağıtımına Akdem Store markası ile başlamıştır. Özellikle ülkemizde yaşayıp ana dili Arapça olanlar ile Arap ülkelerinden gelen turistlere Arapça kitabı ulaştırmayı amaçlayan Akdem Store, medeniyet değerlerimizi hâlihazırda kültürün en kadim temsilcisi olan kitap üzerinden yaymayı hedeflemektedir.
2018 yılı itibariyle Akdem Yayınları olarak, Arap coğrafyasındaki yayımcılar ile kurduğumuz yakın ilişkilere binaen, Arapça kitapların Türkiye pazarında dağıtımı ve yayımcılık tecrübemizin yansıması için yeni bir oluşum içerisindeyiz. Akdem Copyright & Translation Agency adını verdiğimiz “telif hakları ajansı”mız ile Türk yayımcılığının Arap ülkelerinde daha etkin ve prestijli bir şekilde yer almasını hedefliyoruz. Orta Doğu bölgesindeki yayımcılık tecrübemizle, Türk edebiyatının Arap ülkelerinde yaygınlaşmasını ve iki kültürün daha fazla etkileşim kurmasını sürdürme arzusu içindeyiz. Doğru kitabın doğru yayınevleri tarafından basılmasına katkı sağlamak amacıyla, ülkemizdeki yayımcıların Arap dünyasındaki sesi olmak, Arap dünyasındaki yayımcıların Türkiye’deki mümessili olmak adına Akdem Telif Hakları Ajansı çalışmalarına başlıyoruz.
Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği tarafından 9-10-11 Mart 2018 tarihlerinde bu yıl 3.sü düzenlenecek olan ve 65 ülkeden 122 yabancı yayımcının iştirak edeceği Uluslararası İstanbul 3. Yayımcılık Profesyonel Buluşmaları (İstanbul Fellowship) öncesinde yapmış olduğumuz hazırlık çalışmaları ile kuruluş aşamasını tamamladığımız Akdem Telif Hakları Ajansımızın camiamıza hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
11 yıldır Arapça dil eğitimleri veren ve Türkiye’nin Arapçadaki markası olan bir kurum olmamız hasebiyle, Akdem Telif Hakları Ajansı bünyesinde Türkiye’nin en kapsamlı Arapça-Türkçe tercüman ağını oluşturmak için yola çıkmış bulunmaktayız. Kuruluş aşamasında birbirinden değerli yirmi mütercimle anlaşma sürecini tamamlayan kurumumuz, önümüzdeki günlerde Arapça ve Türkçeyi yetkinlikle kullanabilen tercümanlarımız aracılığı ile yayınevlerine tercüme ve telif hakları konularında hizmet sunacaktır.
Ülkemiz yayımcılığı için önemli bir açılım olacağına inandığımız Akdem Telif Hakları Ajansımızın hayırlara vesile olmasını diler, Türkiye’den ve Arap ülkelerinden bizlerle çalışmak isteyen yayımcılarımızın hizmetinde olduğumuzu belirtmek isteriz.
2010’dan bu yana Arap dünyasının çeşitli ülkelerinden “dil eğitim yayımcılığı” alanında Türkiye’de dağıtım hakları alan Akdem Yayınları, 2017 Ocak ayında, ülkemizde yaşayan Arap nüfusa Arapça kitaplara ulaşma imkânı sunmak amacıyla; edebiyat, tarih, çocuk, fikir, kişisel gelişim gibi alanlarda 10 ülkeden 60’ı aşkın yayınevinin kitap dağıtımına Akdem Store markası ile başlamıştır. Özellikle ülkemizde yaşayıp ana dili Arapça olanlar ile Arap ülkelerinden gelen turistlere Arapça kitabı ulaştırmayı amaçlayan Akdem Store, medeniyet değerlerimizi hâlihazırda kültürün en kadim temsilcisi olan kitap üzerinden yaymayı hedeflemektedir.
2018 yılı itibariyle Akdem Yayınları olarak, Arap coğrafyasındaki yayımcılar ile kurduğumuz yakın ilişkilere binaen, Arapça kitapların Türkiye pazarında dağıtımı ve yayımcılık tecrübemizin yansıması için yeni bir oluşum içerisindeyiz. Akdem Copyright & Translation Agency adını verdiğimiz “telif hakları ajansı”mız ile Türk yayımcılığının Arap ülkelerinde daha etkin ve prestijli bir şekilde yer almasını hedefliyoruz. Orta Doğu bölgesindeki yayımcılık tecrübemizle, Türk edebiyatının Arap ülkelerinde yaygınlaşmasını ve iki kültürün daha fazla etkileşim kurmasını sürdürme arzusu içindeyiz. Doğru kitabın doğru yayınevleri tarafından basılmasına katkı sağlamak amacıyla, ülkemizdeki yayımcıların Arap dünyasındaki sesi olmak, Arap dünyasındaki yayımcıların Türkiye’deki mümessili olmak adına Akdem Telif Hakları Ajansı çalışmalarına başlıyoruz.
Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği tarafından 9-10-11 Mart 2018 tarihlerinde bu yıl 3.sü düzenlenecek olan ve 65 ülkeden 122 yabancı yayımcının iştirak edeceği Uluslararası İstanbul 3. Yayımcılık Profesyonel Buluşmaları (İstanbul Fellowship) öncesinde yapmış olduğumuz hazırlık çalışmaları ile kuruluş aşamasını tamamladığımız Akdem Telif Hakları Ajansımızın camiamıza hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
11 yıldır Arapça dil eğitimleri veren ve Türkiye’nin Arapçadaki markası olan bir kurum olmamız hasebiyle, Akdem Telif Hakları Ajansı bünyesinde Türkiye’nin en kapsamlı Arapça-Türkçe tercüman ağını oluşturmak için yola çıkmış bulunmaktayız. Kuruluş aşamasında birbirinden değerli yirmi mütercimle anlaşma sürecini tamamlayan kurumumuz, önümüzdeki günlerde Arapça ve Türkçeyi yetkinlikle kullanabilen tercümanlarımız aracılığı ile yayınevlerine tercüme ve telif hakları konularında hizmet sunacaktır.
Ülkemiz yayımcılığı için önemli bir açılım olacağına inandığımız Akdem Telif Hakları Ajansımızın hayırlara vesile olmasını diler, Türkiye’den ve Arap ülkelerinden bizlerle çalışmak isteyen yayımcılarımızın hizmetinde olduğumuzu belirtmek isteriz.
Akdem Telif Hakları Ajansı Yönetimi
![]() | ![]() |
Akşemsettin Mh. Akdeniz Cd. No:99-101 Fatih/İstanbul Tel: 02125214116
info@akdemagency.com
17 Şubat 2018 Cumartesi
Göçmenler AB'den çifte vatandaşlık için harekete geçti e-Devlet sorgulamasında göçmen olduğunu öğrenenler, AB üyesi ülkelerden çifte vatandaşlık almak için harekete geçti.
Soyağacı raporu ortalığı karıştırdı!
Göçmenler AB'den çifte vatandaşlık için harekete geçti e-Devlet sorgulamasında göçmen olduğunu öğrenenler, AB üyesi ülkelerden çifte vatandaşlık almak için harekete geçti.
Milyonlarca vatandaş, geçtiğimiz günlerde e-devlette başlatılan ‘soyağacı sorgulama’ hizmetinden dedelerinin kökeniyle ilgili bilgiler elde etti. Özellikle Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkeler Bulgaristan, Makedonya, Yunanistan ve Romanya göçmeni olduğunu öğrenen vatandaşlar, çifte vatandaşlık almak için harekete geçti. Bulgaristan, Bosna-Hersek, Makedonya ve Romanya çifte vatandaşlık veriyor. Yunanistan ise Mübadele Anlaşması gereği vatandaşlık vermiyor. Ancak annenin, babanın, dedenin, anneannenin ya da babaannenin ‘Yunan kimliği’ olan kişilere vatandaşlık yolu açılabiliyor.
BİZZAT MÜRACAAT
Çifte vatandaşlık almak isteyen kişiler bizzat kendileri ya da bu işi yapan hukuk büroları aracılığıyla ülkelerin Adalet, Dışişleri ya da İçişleri Bakanlıkları veya konsolosluklara başvuracak. Başvuru yaparken, gerekli belgelerin tercümesi yapılmış ve noter tasdikli olması gerekiyor. Bulgar göçmeni olduğunu öğrenen kişiler Bulgaristan Adalet Bakanlığı’na bağlı çalışan Vatandaşlık Genel Müdürlüğüne başvuru yapmaları gerekiyor. Dedelerinin Romen ve Boşnak olduğunu öğrenen vatandaşlar ise Bosna Hersek ile Romanya vatandaşlığı alabilmeleri için bu durumu kanıtlayan belgelerle ilgili konsolosluklara başvuracaklar. Makedonya vatandaşlığına başvurmak isteyenler ise gerekli evrakları tamamladıktan sonra İçişleri Bakanlığı’na başvuru yapabiliyor. Vatandaşlık başvurusu reddedilen kişilerin, ilgili ülkede dava açma hakkı var. Bu kişilerin uluslararası platformlarda ya da Türkiye’de dava açma hakları bulunmuyor.
Kaynak: Türkiye Gazetesi
Göçmenler AB'den çifte vatandaşlık için harekete geçti e-Devlet sorgulamasında göçmen olduğunu öğrenenler, AB üyesi ülkelerden çifte vatandaşlık almak için harekete geçti.
Milyonlarca vatandaş, geçtiğimiz günlerde e-devlette başlatılan ‘soyağacı sorgulama’ hizmetinden dedelerinin kökeniyle ilgili bilgiler elde etti. Özellikle Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkeler Bulgaristan, Makedonya, Yunanistan ve Romanya göçmeni olduğunu öğrenen vatandaşlar, çifte vatandaşlık almak için harekete geçti. Bulgaristan, Bosna-Hersek, Makedonya ve Romanya çifte vatandaşlık veriyor. Yunanistan ise Mübadele Anlaşması gereği vatandaşlık vermiyor. Ancak annenin, babanın, dedenin, anneannenin ya da babaannenin ‘Yunan kimliği’ olan kişilere vatandaşlık yolu açılabiliyor.
BİZZAT MÜRACAAT
Çifte vatandaşlık almak isteyen kişiler bizzat kendileri ya da bu işi yapan hukuk büroları aracılığıyla ülkelerin Adalet, Dışişleri ya da İçişleri Bakanlıkları veya konsolosluklara başvuracak. Başvuru yaparken, gerekli belgelerin tercümesi yapılmış ve noter tasdikli olması gerekiyor. Bulgar göçmeni olduğunu öğrenen kişiler Bulgaristan Adalet Bakanlığı’na bağlı çalışan Vatandaşlık Genel Müdürlüğüne başvuru yapmaları gerekiyor. Dedelerinin Romen ve Boşnak olduğunu öğrenen vatandaşlar ise Bosna Hersek ile Romanya vatandaşlığı alabilmeleri için bu durumu kanıtlayan belgelerle ilgili konsolosluklara başvuracaklar. Makedonya vatandaşlığına başvurmak isteyenler ise gerekli evrakları tamamladıktan sonra İçişleri Bakanlığı’na başvuru yapabiliyor. Vatandaşlık başvurusu reddedilen kişilerin, ilgili ülkede dava açma hakkı var. Bu kişilerin uluslararası platformlarda ya da Türkiye’de dava açma hakları bulunmuyor.
Kaynak: Türkiye Gazetesi
15 Şubat 2018 Perşembe
26 Ocak 2018 Cuma
KENEVİR ÜRETİMİ, KİMLERİ ÜRKÜTTÜ!? Yalçın KOÇAK (18. Dönem Sakarya Milletvekili)
KENEVİR ÜRETİMİ, KİMLERİ ÜRKÜTTÜ!?
Yalçın KOÇAK
“Bahtsız Kenevir ve Kaybettirilen Zaman“, Kenevirin Bahtı, Ekonominin Tahtı…”
Kadim gelenekte “Tanrılar Tarafından Dünyaya Gönderilen Dört Kutsal Tohum”olarak adlandırılan buğday, arpa, keten ve kenevir; yüzyıllar boyuhayatımızda olmuş bitkiler.
Ne var ki bu silsilede oldukça önemli bir yeri olan kenevir, içindeki THC maddesinin esrar yapımında da kullanılıyor olması sebebi ile insanlarınzihinlerinde çokfarklı bir şekilde konumlanmış.
Kenevirden üretilebilecek olan ürün yelpazesi gıdadan ilaç sanayiine, biyopolimer ve biyoplastik gibi doğa dostu sanayi ürünlerinden inşaat malzemelerine kadar son derece geniş bir aralık arz ediyorken, bugün hâlâ kenevir denildiği zaman akla ilk gelen şey uyuşturucu! Daha çok da esrar…
Osmanlı tıbbı dahil kadim tıpta sayısız hastalık için şifa amaçlı kullanılan kenevirin ve kenevir yağının bugün bilimsel araştırmalarla desteklenmiş başlıca faydası ise kanser alanında. Kenevirin bünyesindeki maddelerin anti-kanser etkisi taşıdığı ve kötü hücrelerle karşı karşıya getirildiğinde o kötü hücrelerin kendi kendisini yok etmesine sebep olduğu; laboratuvar deneyleriyle, bilimsel çalışma ekiplerinin somut araştırmaları ile tescillenmiş durumda.
Ayrıca sadece kanser değil, kenevirin beyin hastalıklarından göz tansiyonuna, kalp rahatsızlıklarından epilepsiye, mide ve uyku bozukluklarından romatizmal rahatsızlıklara, psikiyatrik sorunlardan kemoterapinin doğurduğu yan etkilerin yok edilmesine kadar iki yüzü aşkın hastalığı şifalandırdığı da biliniyor.
Örneğin ‘çedene’ olarak bildiğimiz kenevir tohumu, Osmanlı tıbbında da çok kullanılmış. Hem hastalıkların tedavisi, hem de koruyucu hekimlik noktasında. Konya gevreği olarak bildiğimiz yöresel ürünün çedeneli oluşu da, hep bu kadim geleneğin bir uzantısı.
Harzemşahlar, Türk kültür çevresinde ‘kendir urugı’ adını verdikleri ve kenevir tohumundan elde edilen yağı çok kullanmışlar. Ve bu gelenek, tüm eski Türklerde devam etmiş.
Sonuç olarak ecdat, sayısız faydalarını müşahede ettikçe ‘Ebû Kenevir’ diyecek olduğumuz bu mübareğin kıymetini bilmiş; ancak bizler bir yerlerde yine bir oyuna getirilmişiz. Eski Türklerde çok eski dönemlerden beri bilinen, hatta Uygur Türklerinin de yer yer ‘kentir’ (tarla kendiri), yer yer de ‘keyikkentir’ (yaban kendiri) dedikleri bu kadim bitkinin şifasından ve tüm faydalı yönlerinden kopmuşuz…
Sonra 1900’lü yıllarda, gazete ve dergi gibi birçok yayının sahibi olan W. H. Hearst isminde Amerikalı bir medya patronu sahneye çıkmış ve kağıt üreten ormanlarının alternatif bir hammadde ile geri planda kalmasına razı olmamış. Zira kenevirden kağıt yapılırsa, milyonlarını kaybedebilirmiş! Ayrıca petrol şirketinin sahibi olan meşhur Rockefeller da, biyoyakıt olan kenevir yağının parlamasını pek tercih etmemiş.
Dupont şirketinin ana hissedarı olan ve petrol ürünlerinden plastik üretmek için patente sahip olan Mellon da, pazarını tehdit eden kenevir endüstrisine yakın alaka göstermiş ve ABD Başkanı Hoover’in hazine bakanı olunca da, yapılan üst düzey bir toplantı ile kenevirin büyük bir düşman olduğuna karar verilivermiş! Akabinde de kenevir, güçlü medya imkânları ile insanların beynine ‘marihuana’ adıyla zehirli bir uyuşturucu olarak kazınmış.
Kenevirden yapılan ilaçların piyasadan çekilmesi, onların yerini zararlı kimyasallardan oluşan ilaçların alması, kağıt üretimi için ormanların katledilmesi, tarım ilaçlarıyla zehirlenme ve kanserin artması ise;o önemli toplantıyı takip eden diğer gelişmeler olmuş. Ve modern çağın göbeğinde, nefes alacak bir orman korusu arayan bizler; bugün dünyamızın neden plastik çöplerle, zararlı atıklarla donatıldığını sorguluyoruz! Tabi gerçekten sorguluyor muyuz, orası da son derece şüpheli…
Sonuç olarak bugün; hem birçok önemli hastalığın tedavisinde kullanılabilecek olan ‘tıbbî kenevir’, hem de kağıttan iplik sanayiine, biyopolimer ve biyoplastik ürünler gibi çevre dostu üretimlerden tekstile kadar çok geniş bir ürün yelpazesinde değerlendirilebilecek olan ‘sanayi keneviri’, çok önemli bir potansiyel olarak karşımızda duruyor.
Şimdi biz, 1930’lu yıllardan beri yönetmelik üzerindeki dar revizelerden öte gitmeyen, konuyu sadece esrar yapımı gibi sınırlı bir alana hapsederek diğer geniş kazanımların önünü tıkayan eski algı ile mi yol alacağız; yoksa kenevirin bahtını değiştirip ekonominin tahtını yapacak öncü adımları mı atacağız?
Geçtiğimiz günlerde tam da bu sorular kapsamında ‘sanayi keneviri’ni ve getirilerini ele aldığımız, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde moderatörlüğümde gerçekleştirilen forumda; bu hususları masaya yatırdık.Ülkemizin bu önemli milli meselesini ulusal gündemimize taşıyan güçlü kalemlerimiz Yalçın Bayer ve Abdurrahman Dilipak'a yürekten şükranlarımızı sunarız.
Akademiden, iş dünyasından, basının konuya hassasiyet duyan kalemlerinden, bürokrasiden, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan kıymetli isimlerin katıldığı iki oturumluk analizler gün boyu devam etti ve kenevirin başta endüstri ve sağlık olmak üzere temel alanlardaki kullanımı değerlendirildi.
Ve bir kez daha gördük ki, araştırmacı yapımız ne bürokraside ne medyada ne STK alanında ne de iş dünyasında gereken düzeyde olmadığı ve bize sunulan standart mesajlara alternatif, sorgulayıcı bakışlar getiremediğimiz için; birçok konuda vakit kaybetmeye devam ediyoruz.
Endüstriyel Kenevir noktasındaki zaman kaybının önüne geçebilecek en net ve somut adım ise, şüphesiz ki sınırlı yönetmelik revizelerinin ötesine geçecek yeni bir yasal düzenlemedir, Avrupa’yı sollamalıyız, çocuklarımızı ve akçelerimizi uyuşturucu tacirlerine yedirmeden bundan para kazanmanın yolunu bulmalıyız.
Çağın en büyük silahlarından birisi bu olacaktır.
Gözümüzü açalım...
Yalçın KOÇAK
“Bahtsız Kenevir ve Kaybettirilen Zaman“, Kenevirin Bahtı, Ekonominin Tahtı…”
Kadim gelenekte “Tanrılar Tarafından Dünyaya Gönderilen Dört Kutsal Tohum”olarak adlandırılan buğday, arpa, keten ve kenevir; yüzyıllar boyuhayatımızda olmuş bitkiler.
Ne var ki bu silsilede oldukça önemli bir yeri olan kenevir, içindeki THC maddesinin esrar yapımında da kullanılıyor olması sebebi ile insanlarınzihinlerinde çokfarklı bir şekilde konumlanmış.
Kenevirden üretilebilecek olan ürün yelpazesi gıdadan ilaç sanayiine, biyopolimer ve biyoplastik gibi doğa dostu sanayi ürünlerinden inşaat malzemelerine kadar son derece geniş bir aralık arz ediyorken, bugün hâlâ kenevir denildiği zaman akla ilk gelen şey uyuşturucu! Daha çok da esrar…
Osmanlı tıbbı dahil kadim tıpta sayısız hastalık için şifa amaçlı kullanılan kenevirin ve kenevir yağının bugün bilimsel araştırmalarla desteklenmiş başlıca faydası ise kanser alanında. Kenevirin bünyesindeki maddelerin anti-kanser etkisi taşıdığı ve kötü hücrelerle karşı karşıya getirildiğinde o kötü hücrelerin kendi kendisini yok etmesine sebep olduğu; laboratuvar deneyleriyle, bilimsel çalışma ekiplerinin somut araştırmaları ile tescillenmiş durumda.
Ayrıca sadece kanser değil, kenevirin beyin hastalıklarından göz tansiyonuna, kalp rahatsızlıklarından epilepsiye, mide ve uyku bozukluklarından romatizmal rahatsızlıklara, psikiyatrik sorunlardan kemoterapinin doğurduğu yan etkilerin yok edilmesine kadar iki yüzü aşkın hastalığı şifalandırdığı da biliniyor.
Örneğin ‘çedene’ olarak bildiğimiz kenevir tohumu, Osmanlı tıbbında da çok kullanılmış. Hem hastalıkların tedavisi, hem de koruyucu hekimlik noktasında. Konya gevreği olarak bildiğimiz yöresel ürünün çedeneli oluşu da, hep bu kadim geleneğin bir uzantısı.
Harzemşahlar, Türk kültür çevresinde ‘kendir urugı’ adını verdikleri ve kenevir tohumundan elde edilen yağı çok kullanmışlar. Ve bu gelenek, tüm eski Türklerde devam etmiş.
Sonuç olarak ecdat, sayısız faydalarını müşahede ettikçe ‘Ebû Kenevir’ diyecek olduğumuz bu mübareğin kıymetini bilmiş; ancak bizler bir yerlerde yine bir oyuna getirilmişiz. Eski Türklerde çok eski dönemlerden beri bilinen, hatta Uygur Türklerinin de yer yer ‘kentir’ (tarla kendiri), yer yer de ‘keyikkentir’ (yaban kendiri) dedikleri bu kadim bitkinin şifasından ve tüm faydalı yönlerinden kopmuşuz…
Sonra 1900’lü yıllarda, gazete ve dergi gibi birçok yayının sahibi olan W. H. Hearst isminde Amerikalı bir medya patronu sahneye çıkmış ve kağıt üreten ormanlarının alternatif bir hammadde ile geri planda kalmasına razı olmamış. Zira kenevirden kağıt yapılırsa, milyonlarını kaybedebilirmiş! Ayrıca petrol şirketinin sahibi olan meşhur Rockefeller da, biyoyakıt olan kenevir yağının parlamasını pek tercih etmemiş.
Dupont şirketinin ana hissedarı olan ve petrol ürünlerinden plastik üretmek için patente sahip olan Mellon da, pazarını tehdit eden kenevir endüstrisine yakın alaka göstermiş ve ABD Başkanı Hoover’in hazine bakanı olunca da, yapılan üst düzey bir toplantı ile kenevirin büyük bir düşman olduğuna karar verilivermiş! Akabinde de kenevir, güçlü medya imkânları ile insanların beynine ‘marihuana’ adıyla zehirli bir uyuşturucu olarak kazınmış.
Kenevirden yapılan ilaçların piyasadan çekilmesi, onların yerini zararlı kimyasallardan oluşan ilaçların alması, kağıt üretimi için ormanların katledilmesi, tarım ilaçlarıyla zehirlenme ve kanserin artması ise;o önemli toplantıyı takip eden diğer gelişmeler olmuş. Ve modern çağın göbeğinde, nefes alacak bir orman korusu arayan bizler; bugün dünyamızın neden plastik çöplerle, zararlı atıklarla donatıldığını sorguluyoruz! Tabi gerçekten sorguluyor muyuz, orası da son derece şüpheli…
Sonuç olarak bugün; hem birçok önemli hastalığın tedavisinde kullanılabilecek olan ‘tıbbî kenevir’, hem de kağıttan iplik sanayiine, biyopolimer ve biyoplastik ürünler gibi çevre dostu üretimlerden tekstile kadar çok geniş bir ürün yelpazesinde değerlendirilebilecek olan ‘sanayi keneviri’, çok önemli bir potansiyel olarak karşımızda duruyor.
Şimdi biz, 1930’lu yıllardan beri yönetmelik üzerindeki dar revizelerden öte gitmeyen, konuyu sadece esrar yapımı gibi sınırlı bir alana hapsederek diğer geniş kazanımların önünü tıkayan eski algı ile mi yol alacağız; yoksa kenevirin bahtını değiştirip ekonominin tahtını yapacak öncü adımları mı atacağız?
Geçtiğimiz günlerde tam da bu sorular kapsamında ‘sanayi keneviri’ni ve getirilerini ele aldığımız, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde moderatörlüğümde gerçekleştirilen forumda; bu hususları masaya yatırdık.Ülkemizin bu önemli milli meselesini ulusal gündemimize taşıyan güçlü kalemlerimiz Yalçın Bayer ve Abdurrahman Dilipak'a yürekten şükranlarımızı sunarız.
Akademiden, iş dünyasından, basının konuya hassasiyet duyan kalemlerinden, bürokrasiden, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan kıymetli isimlerin katıldığı iki oturumluk analizler gün boyu devam etti ve kenevirin başta endüstri ve sağlık olmak üzere temel alanlardaki kullanımı değerlendirildi.
Ve bir kez daha gördük ki, araştırmacı yapımız ne bürokraside ne medyada ne STK alanında ne de iş dünyasında gereken düzeyde olmadığı ve bize sunulan standart mesajlara alternatif, sorgulayıcı bakışlar getiremediğimiz için; birçok konuda vakit kaybetmeye devam ediyoruz.
Endüstriyel Kenevir noktasındaki zaman kaybının önüne geçebilecek en net ve somut adım ise, şüphesiz ki sınırlı yönetmelik revizelerinin ötesine geçecek yeni bir yasal düzenlemedir, Avrupa’yı sollamalıyız, çocuklarımızı ve akçelerimizi uyuşturucu tacirlerine yedirmeden bundan para kazanmanın yolunu bulmalıyız.
Çağın en büyük silahlarından birisi bu olacaktır.
Gözümüzü açalım...
Yalçın KOÇAK
MUCİZE BİTKİ. SANAYİ, TİCARET, İHRACAT, KALKINMA VE GELİŞMENİN LOKOMATİFİ: "KENEVİR"
ESRAR’IN (MARİJUANA) HAM MADDESİ OLAN KENEVİR HAKKINDA ÇOK İLGİNÇ VE ÇOK ENTERESAN 18 BİLGİ!..
Dünyanın En Önemli Endüstriyel Bitkisi İken; Bazı ülkeler ile özellikle Türkiye Cumhuriyetinde Üretimi Yasaklanan Kenevir Hakkında 18 Çok İlginç Bilgi:
Kenevirin üretimi ve satışı, dünyanın bazı ülkelerinde tamamen yasaklıdır; bazılarında ise kısıtlı olarak yapılabilmektedir. Türkiye de, kenevirin yasaklı olduğu ve uyuşturucu sınıfında yer aldığı ülkelerden biri. Dolayısıyla kenevir deyince, sizin de aklınıza sadece “marijuana” geliyor olabilir; üzülmeyin çünkü suç sizde değil.
Peki eski tarihlerde üretimi yaygın olan ve hatta Amerika’da üretimini yapmayan çiftçilerin hapse atılmasına neden bu bitki, niçin bizim düşmanımız? Kenevir bize ne etti? Bu sorunun cevabını vermeden önce, kenevirin hiç bilmediğiniz faydalarına bir bakalım:
Neden yasaklandığı yazının en altında açıklanıyor okuyunuz
1. Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir.
2. Yine bir dönümlük kenevirden, 4 dönüm ağaça eş kağıt üretilebilir.
3. Kenevir tam 8 kez kağıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kağıda dönüştürebilir.
4. Kenevir 4 ayda yetişir, bir ağaç ise 20-50 yılda…
5. Kenevir, gerçek bir radyasyon temizleyicidir.
6. Kenevir dünyanın her yerinde yetiştirilebilir ve çok az suya ihtiyaç duyar. Ayrıca kendisini böceklerden koruyabildiği için tarım ilacına da ihtiyaç duymaz.
7. Kenevir ile yapılan tekstil ürünleri yaygınlaşırsa, tarım ilacı sektörü tamamen ortadan kalkabilir.
8. İlk kot pantolon, kenevirden yapılmıştır; hatta “kanvas” kelimesi kenevir ürünlerine verilen isimdir. Kenevir ayrıca ip, halat, çanta, ayakkabı, şapka yapımı için de ideal bir bitkidir.
9. Kenevir, AİDS ve kanser tedavisinde kemoterapi ve radyasyon etkisini azaltma; romatizma, kalp, sara, astım, mide, uykusuzluk, psikoloji, omurga rahatsızlıkları gibi en az 250 hastalıkta kullanılmaktadır.
10. Kenevir tohumunun protein değeri çok yüksektir ve içindeki iki yağ asidi de doğada başka hiçbir yerde bulunmamaktadır.
11. Kenevirin üretimi soyadan bile daha ucuzdur.
12. Kenevirle beslenen hayvanlar, hormon takviyesine ihtiyaç duymaz.
13. Plastik ürünlerin tamamı, kenevirden üretilebilir ve kenevir plastiğinin doğaya dönüşmesi oldukça kolaydır.
14. Bir arabanın gövdesi kenevirden yapılırsa, dayanıklılığı çelikten tam 10 kat fazla olur.
15. Binaların yalıtımı için de kullanılabilir; dayanıklı, ucuz ve esnektir.
16. Kenevirle yapılan sabunlar ve kozmetik ürünler, suyu kirletmez; yani tamamen doğa dostudur.
17. Sayısız faydası olan kenevir, bir zamanlar dünyanın en önemli üretim bitkilerinden biriydi ama bugün, üretimi yasak.
18. Hatta Amerika’da 18. yüzyılda üretimi zorunluydu ve üretmeyen çiftçiler hapse atılıyordu. Ancak durum şimdi tam tersi.
Nedenini ise, şu bilgiler ışığında anlamak hiç de zor değil:
-W. R. Hearst, 1900’lü yıllarda Amerika’da gazete, dergilerin ve medyanın sahibiydi. Ormanları vardı ve kağıt üretiyordu. Eğer kenevirden kağıt yapılırsa, milyonlarını kaybedebilirdi.
-Rockefeller, dünyanın en zengin adamıydı. Petrol şirketi vardı. Bio yakıt olan kenevir yağı da, elbette onun en büyük düşmanıydı.
-Mellon, Dupont şirketinin ana hissedarıydı ve petrol ürünlerinden plastik üretmek için patente sahipti. Ve kenevir endüstrisi, onun pazarını tehdit ediyordu.
-Sonra ise, Mellon ABD Başkanı Hoover’in hazine bakanı oldu. Bu bahsettiğimiz büyük isimler yaptıkları toplantılarda, kenevirin bir düşman olduğuna karar verdiler. Ve onu ortadan kaldırdılar. Medya aracılığıyla, marihuana sözcüğüyle birlikte keneviri, insanların beynine, zehirli bir uyuşturucu olarak kazıdılar. Kenevir ilaçları piyasadan çekildi, bunun yerini bugün kullanılan kimnyasal ilaçlar aldı. Kağıt üretimi için, ormanlar katledildi. Tarım ilaçları ile zehirlenme ve kanser arttı.
Ve derken dünyamızı plastik çöplerle, zararlı atıklarla donattık…
İnsanoğlu, doğayı tüketmenin bir yolunu her zaman bulur ne de olsa; değil mi?
Yararlanılan Kaynak: İndigo Dergisi // [status publish] [geotag on] [publicize off|twitter|facebook] [category istihbarat] [tags NARKOTİK DOSYASI, ESRAR, HAM MADDE, KENEVİR, İLGİNÇ BİLGİ]
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)